Diyabetik Nöropati Nedir?


Diyabetik nöropati dediğimiz durum başka bir deyişle diyabetin küçük sinirleri etkilediği ve harap ettiği durum önemli ve atlanan konulardan bir tanesidir. Çünkü ortaya çıkarttığı şikayetler her yerde olabilen çoğu kişinin tarif ettiği şikayetlerdir. Ellerde ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, özellikle ayakların soğuması ve çok fazla üşümesi, ayaklarda karınca yürüyormuş gibi bir his, elektrik çarpması gibi hisler olabilir.

Bunları önemsemek gerekir. Çoğu diyabetik vakada altından nöropatik dediğimiz bir tablo ortaya çıkıyor olabilir veya diyabetik nöropatinin erken döneminde rastladığımız bir durum olabilir ve semptomatik tedavisi vardır.

Genelde küçük küçük başlar giderek artar, ağrılara kadar gidebilir. Özellikle hastamız gece yatarken yorganı atma ihtiyacı hissedebilir. Özellikle ayaklara yorgan değmesi sevimsiz bir his, hastamızda ağrı uyandırabilir veya hastamız hissiyatın arttığını hissedebilir. Bu, diyabetik nöropatinin önemli bulgularından bir tanesidir.

Diyabetik nöropati teşhisi hastaların dikkatli bir nörolojik muayenesi sırasında reflekslerin kontrol edilmesi, his kaybının ya da azalmasının, deri hassasiyetinin kaslardaki güç kaybının ve yürüme bozukluklarının saplanması ile konulabilir.

Muayene bulgularının yanı sıra bazı kan testleri ve EMG gerekebilir. EMG ile bacaklardaki ve ellerdeki sinirlerin elektriksel sinyalleri ölçülerek bu sinirlerdeki hasarın varlığı, şiddeti ve süresi tespit edilir. Diğer hastalıklara bağlı olabilecek sinir zedelenmesinden ayırt edilir.

Fiziksel ve nörolojik muayene ile laboratuvar tetkikleri ve EMG sonucu tanı konulan diyabetik nöropatinin tedavisinde bazı özel ağrı ilaçları kullanılır. Diğer ağrılarda kullanılan ilaçların nöropatik ağrıda işe yaramadığı bilinmektedir.


Diabetik nöropatinin belirtileri nelerdir?


Hastalığın başlangıcında ellerde, ayak uçlarında hafif uyuşma, karıncalanma, yanma, üşüme gibi belirtiler varken ilerlemiş vakalarda, şiddetli ağrılar, deride renk değişiklikleri, kaslarda erime gibi belirtiler eklenir.

Daha ileri vakalarda diabetik otonomik nöropati denilen, mide barsak, kalp gibi iç organları da etkiliyen belirtiler görülmeye başlanır.

Kalbe ait otonomik ve ağrı sinir liflerinin hasarı ile sessiz miyokard enfarktüsü denilen, hastanın farketmediği kalp krizleri de diyabetin seyri içinde karşılaşılabilen nadir durumlardan biri olur.

Diabetik nöropatide periferik sinir sistemi değişik şekillerde etkilenebilir.

En sıklıkla el ve ayaklarda uçları tutan (distal), simetrik, hem duysal hem de motor sinirleri etkiliyen tipi görülür.

Bunlar dışında yalnız bir siniri etkiliyen, birden çok tek siniri etkiliyen tipleri de görülebilir. Ayrıca kafa sinirlerinde de hasar oluşturabilir.

Otonomik nöropati, ani tansiyon düşüklükleri (hipotansiyon) veya kalp ritm problemlerine yol açabilmesi ile en çekinilen tiplerinden biridir.

Diabetik nöropati, periferik sinir uzantılarının kılıf yapılarını tutabildiği gibi (miyelin kılıfı) doğrudan aksonu veya her ikisini birden etkiliyebilir.

Bu etkilenmenin türü de hastalığın belirtilerinde değişikliğe neden olabilir.

Diabetik nöropatide görülebilen yakınma ve belirtiler:

El ve ayaklarda parmak uçlarından başlayarak uyuşma, yanma, karıncalanma, üşüme, iğnelenme

El ve ayak kaslarında erime

Bulantı

Kusma

Kabızlık,

Gece ishalleri

Ani ayağa kalkmalarda tansiyon düşmesine bağlı göz kararması, baygınlık hissi (ortostatik hipotansiyon)

İdrar tutmada güçlük (kaçırma veya yapamama)

Mesane sorunları

Erkekte sertleşme sorunları, kadınlarda cinsel disfonksiyonlar

Kilo kaybı

Diabetik Nöropati tanısı nasıl konur?


Diabetik nöropati tanısı hastalık öyküsü ve ayrıntılı bir bir nörolojik muayene ile konur. Muayenede kan basıncı, kalp hızı, kas gücü, yüzeyel duyu bozukluğu (dokunma, ağrı ve ısı), vibrasyon ve eklem pozisyonuna bakılır. Hekim gerekli görürse aşağıdaki ek tetkiklere ihtiyaç duyabilir.

Sinir iletim testi (EMG):

Üst ve alt ekstremitelerde motor ve duyu sinirlerinin elektriksel ileti özellikleri çalışılarak bu sinirler ait ileti zamanlarında ve iletilen elektriksel sinyal gücündeki değişiklikler ile periferik polinöropati veya tek sinir tutuluşları gösterilebilir. Bu çalışmalar kalın çaplı sinir liflerinin fonksiyonları hakkında bilgi verirken, ince ve çıplak sinir lifleri hakkında bilgi vermez. Bu nedenle EMG'nin normal bulunması periferik nöropati varlığını dışlamaz. Küçük çaplı lif etkilenmesinin düşünüleceği bu durumda ek tetkiklere başvurmak gerekir.

Kalp hızı değişkenliği ve terleme fonksiyon ölçümü:

Bu ölçümler hekim tarafından muayene sırasında ölçülebilir. Hasta yatarken, aykata iken, hızlı solunum yaparken ve derin nefes alarak ıkınma sırasındaki kalp hızı değişimleri belirlenebilir. Otonomik nöroati varlığında normalde bu fizyolojik durumlarda değişen kalp atım hızı değişkenliğini yitirir ve her durumda benzer değerleri verir. Muayene sırasında hatalı sayımlar olabileceği düşünülürse bu testin laboratuvar karşılığı olan RR interval testi istenebilir. Bu test çoğu EMG laboratuvarlarında yapılabilen basit bir testtir. RRI interval testi kalbe ait parasempatik otonomik sistemi değerlendirir. Otonom sinir sisteminin diğer bir bileşeni sempatik sinir sistemidir. Sempatik sinir sistemi fonksiyonlarından biri terleme fonksiyonudur. Sempatik sinir sistemini değerlendirien diğer bir test ise sempatik deri yanıtlarıdır ve dolaylı olarak terleme fonksiyonunu ölçer. Sempatik deri yanıtları adı verilen bu test EMG laboratuvarlarında uygulanabilmektedir.

Mesane fonksiyonları:

Diabetik nöropatide mesane fonksiyonları yani mesane boşalmasında sorunlar ortaya çıkar. Özellikle mesanenin işeme ile tam boşalması sağlanamaz. Ürodinamik yöntemler ve işeme sonrası batın ultrasonografisi ile mesanenin boşalma fonkisyonu ölçülebilir.

Sinir biopsisi:

Periferik sinirlerdeki hasarı gösterebilmek için çok nadiren başvurulan bir tanısal yöntemdir. Ancak diabetik nöropati tansında yeri sınırlıdır.

Deri punch biopsisi:

Epidermiste bulunan çıplak sinir uçlarının sayısının ve yoğunluğunun belirlendiği özel bir yöntemdir. Tekniğin zorlukları nedeni ile ülkemizde yaygın kullanımı yoktur.


NÖROPATİK AĞRI ÇEŞİTLERİ


Genellikle şeker hastalığı olan kişilerde görülen diyabetik nöropati ayaklarda ortaya çıkar. Bu ağrı her iki ayakta da hissedilir yani simetriktir ve özellikle de diz altında, ayak bileklerinden başlayıp parmak ucuna kadar ilerleyen, yanma tarzında ağrılardan bahseder hastalar. Ama tabi ki yüksek şekere bağlı olarak vücudun her bölgesindeki sinirler tahrip olduğu için kollarda, ellerde, karında, göğüste de görülebilir. Bu durum biraz daha atipiktir ama mümkündür.

Bunun dışında zona ağrısı da bir nöropatik ağrıdır. Bu ağrı, nöropatik ağrıya çok tipik bir örnektir. Zona, suçiçeği virüsünün ortaya çıkardığı bir hastalıktır. Çocukken su çiçeği geçiriyorsunuz, iyileşiyorsunuz fakat bu virüs öyle bir şey ki omurilikteki bazı sinir bölgelerinde uyur bir şekilde kalıyor. Yıllar sonra hayatınızın bir döneminde, yaşın ilerlemesi ile ya da kanser hastalığına bağlı vücut direncinin düşmesi ile birlikte ya da çok ciddi bir stres sonrası bağışıklık sisteminin zayıf olmasına bağlı olarak tekrar ortaya çıkabiliyor; virüs tekrar uyanıyor. Bu kez o virüs suçiçeğinden farklı bir rahatsızlığa neden oluyor ve sinirlerde direkt olarak bir hasara ve iltihaba yol açıyor; biz buna zona hastalığı diyoruz.

Zona hastalığında o sinirin duyusunu ilettiği vücut bölgesinin cildinde döküntü ve beraberinde çok şiddetli bir nöropatik ağrı ortaya çıkıyor. Bu ağrı yanma, kaşınma, dokununca hassasiyet, iğne batması şeklinde hissediliyor ve göz çevresinden tutun da göğüste, sırtta, kollarda yani vücudun her yerinde ortaya çıkabiliyor. Ancak zona ağrısının en tipik özelliği tek taraflı olmasıdır, çift tarafta görülmez. Diyelim ki sırt ve karındaysa sadece sol ya da sadece sağ tarafta görülüyor. Çok nadiren yaygın olduğunda iki tarafta görülür ama dediğim gibi bu durum çok nadir görülür.

Bunun dışında bir trigeminal nevralji de bir nöropatik ağrı çeşididir. Yüzün duyusunu ileten trigeminal sinir dediğimiz bir sinir vardır. Bu göz çevresinin, üst dudağın, alt çenenin, alt dudağın duyusunu iletir. O sinirde bir elektrik kaçağı gibi, çok tipik olarak çakma tarzında ağrılar ortaya çıkar. Bunların pek çoğunun nedeni bilinmiyor. Bazen trigeminal sinir çevresinde baskı yapan bir tümör veya damar yumağı gibi bir durum bu ağrıya neden olabilir. Ama çoğu zaman nedeni anlaşılmıyor.

Bir nöropatik ağrı çeşidi ise Phantom ağrı dediğimiz ilginç bir türdür. Hayalet ağrısı da deniyor buna. Bunlar uzuv kaybından sonra ortaya çıkan ağrılardır. Kolu, bacağı kesilen hastalarda bu ağrı görülüyor. Sanki o uzuv hala varmış ve ağrıyormuş gibi hissediliyor. Örneğin sağ bacağı diz üstünden kesilmiş olan bir hasta, ayağı kesildiği halde “Sağ ayağımın baş parmağı ağrıyor” diyebiliyor. Bu da nöropatik ağrının sinirlerden kaynaklı bir durum olduğunu gösteriyor bize. Çünkü bütün organların beyinde bir projeksiyonu vardır. Ağrı, beyindeki ağrı merkezinden hissedilir. Hayalet ağrıda, beyindeki ağrı merkezinin o kayıp olan uzvu kodlayan bölümü sinyal üretmeye devam ediyor ve o uzuv kesilmiş olsa bile orada bir ağrı varmış gibi bir durum yaratıyor. Hayalet ağrının sadece kolunu, bacağını kaybeden insanlarda ortaya çıktığı sanılır ama başka uzuvların kaybında da bu ağrı görülebiliyor. Mesela meme tümörü sonucu memesi alınan hastalarda, rektum kanserinde rektumu tamamen çıkarılan hastalarda, rahim kanserinde rahimi alınan hastalarda bu ağrılar ortayta çıkabiliyor.

Kanserde nöropatik ağrılar görüyoruz. Özellikle tümör hücrelerinin sinirlere bası yapmasına bağlı olarak bu ağrı ortaya çıkabiliyor. Kemoterapi ilaçlarının sinirlere zarar vermesiyle bu ağrılar ortaya çıkabiliyor.

Bazı vitamin eksikliklerinde de nöropatik ağrılar ortaya çıkabilir.

Bunun dışında santral ağrı dediğimiz bir ağrı var. Mesela beyin kanaması geçiren hastalarda veya parkinson hastalarında direkt olarak beyindeki ağrı merkezlerinin duyarlılaşmasına ve bazen de hasar görmesine bağlı olarak bir takım nöropatik ağrılar ortaya çıkabiliyor.

Önceden fibromiyaljiye bir nöropatik ağrı gibi yaklaşılmaz, kaslardan kaynaklı olduğu düşünülürdü. Fibromiyaljide kaslar ağrır ama kökeninde nöropatik bir ağrı olduğu son yıllarda ortaya konuldu. Fibromiyalji hastalığının beraberinde hastada tükenmişlik sendromu ortaya çıkabiliyor; sürekli yorgunluk ve hayattan keyif alamama gibi durumlar görülüyor. Bu hastalar bir ağrı kısırdöngüsüne giriyor; bir yandan ağrı hastanın psikolojisini bozuyor, o zaman da hastanın yaşam kalitesi düşüyor ve bu durum da tekrar ağrıları artırıyor.


Diyabetik Nöropati Çeşitleri


Periferik nöropati: İlk olarak ayak ve bacakları, sonra el ve kolları etkileyen uyuşma, karıncalanma, yanma hissi ve kramplar ile kendini gösterir, ardından kas güçsüzlüğü, reflekslerde kaybolma, dengesizlik ve koordinasyon kaybı gelişebilir.

Otonomik nöropati: Mesane sorunları (idrar kaçırma veya yapmada zorlanma), kabızlık veya kontrol edilemeyen ishal, mide problemleri (bulantı-kusma, şişkinlik), terleme bozukluğu, istirahat halinde çarpıntılar, ayağa kalkma ile kan basıncında ani düşmeler, erkeklerde ereksiyon bozuklukları, kadınlarda vajinal kuruluk gibi belirtilere neden olabilir.

Radikülopleksopati: Tip 2 diyabetlilerde ve yaşlılarda daha sık olup genelde tek taraflı uyluk veya kalça kuşağı kaslarında ağrı ve bunu takip eden güçsüzlük (oturur pozisyondan kalkmada zorlanmaya neden olur), kaslarda atrofi ile seyreder. Çoğu vakada bir kötüleşmeyi takiben kısmen de olsa zaman içinde düzelme beklenir.

Mononöropati: Yüz veya ekstremitede tek bir periferik sinirin tutulumu olur, sıklıkla aniden başlar ve ağrılı olabilir. Haftalar, aylar içinde kendiliğinden düzelebilir.

Diyabetik Nöropati Tedavisi


Diyabetik Nöropati esas tedavisi Diyabetin kontrol altına alınması. Yani iyi bir şeker düzenlenmesi ve diyabet eğitiminin verilmesi.

Ağrının Kontrol altına alınmasında-Trisiklik antidepresanlar, Elektrik çarpması hissi yaşayan hastalarda Antikonvulzan, Ağrılı Kramplarda kinin sulfat gibi ilaçlar kullanılabilir.

Son zamanlarda Alfa lipolik asit, yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Bu tedaviler genelde uzun süreli tedavilerdir.

Unutulmamalıdır ki egzersiz de çok önemli bir koruma yöntemidir. İlaç tedavisini kolaylaştırıcı etkisinden ve glisemi kontrolünü kolaylaştırdığından Otonomik nöropati ise en zor tedavi edilen Diyabetik Nöropati şeklidir.

Bu hastalarda tedavi seçenekleri sınırlıdır. Özelikle ortostatik hipotansiyonu olan (ani tansiyon düşmeleri) hastalarda Varis çorapları işe yarayabilir.

Otonomik nöropati olan hastalarda genel anestezi almak önemli riskler taşıyabilmektedir.